Glikasyon, vücuttaki glukoz ve fruktoz gibi şeker moleküllerinin proteinlere bağlanmasıyla oluşan bir kimyasal reaksiyondur. Bu süreç, kan şekerinin yüksek olduğu durumlarda hızlanır ve hücrelere zarar verebilecek ileri glikasyon son ürünlerinin (AGEs) oluşumuna neden olur. AGEs, hücresel işlevleri bozar ve iltihaplanmayı artırarak dokulara zarar verebilir.
Glikasyon, damar sağlığı için birçok risk taşır. Damarların elastikiyetini azaltarak ateroskleroza yol açabilir. Ayrıca, oksidatif stres oluşturarak damar iç yüzeyindeki hücrelere zarar verir. Bu durum, damar tıkanıklığı riskini artırır.
AGEs, damar duvarındaki kolajen gibi proteinlerle etkileşime girerek damarların elastikiyetini azaltır. Bu, damarların sertleşmesine ve ateroskleroza yol açabilir. Damar sağlığı için bu durum oldukça tehlikelidir.
Oksidatif stres, reaktif oksijen türlerinin üretimini artırarak damar iç yüzeyindeki endotel hücrelere zarar verir. Bu durum, damar tıkanıklığı riskini artırır ve kalp sağlığını tehdit eder.
Glikasyon, çeşitli yöntemlerle ölçülmektedir. HbA1c testi, son 3 ay içerisindeki ortalama kan şekeri seviyelerini yansıtır. Normal değerler genellikle yüzde 4 ile yüzde 5.7 arasında olmalıdır. Yüzde 6.5’in üzerinde olması diyabet teşhisini destekler.
AGE seviyeleri, spesifik laboratuvar testleriyle ölçülebilir. Bu testler, AGE birikiminin uzun vadeli şeker kontrolü ve damar sağlığı üzerindeki etkilerini gösterir. Ayrıca, idrar ve kan testleri de oksidatif stres hakkında bilgi sağlar.
Glikasyon oranı, yüksek kan şekeri seviyeleri nedeniyle artar. Diyabet veya insülin direnci olan bireylerde bu durum sık görülmektedir. Ayrıca, fazla şeker ve karbonhidrat tüketimi de glikasyon riskini artırır.
Oksidatif stres ve iltihaplanma, glikasyonu hızlandıran diğer faktörlerdir. Yaşlanma, sigara içme gibi zararlı alışkanlıklar ve böbrek hastalıkları da glikasyon sürecini olumsuz etkileyen unsurlardır.